admin

Yarım kalan bir yolculukBundan iki sene öncesinde hayatımda ilk defa (Hala da ilktir) birisiyle net ortamı haricinde direk yaklaşımla bir şeyler yaşadım. Yaşadığım şehirin organize sanayisinde bir iş görüşmesine gitmiştim. Görüşme sonrasında organize sanayiye yaklaşık 1-1.5 km uzaklıktaki dolmuşların daha sık geçtiği çevre yoluna yolu yürüyordum. Ağustos ayıydı ve hava oldukça sıcaktı. Yola başlayalı daha çok olmamıştı ki bir motosikletli yanıma yanaştı ve atla istersen arkaya dedi. 30 yaş civarı genç bir emlakçıydı, birisine dükkan göstermiş ofisine dönüyordu ve beni çarşıya kadar götürebileceğini söylemişti. Motora atlamıştım ama daha önce hayatımda hiç binmediğimden nasıl tutunulur ne yapılır hiç bilmiyordum. O yüzden de giderken adama kollarımı doladım ama bir aşağı bir yukarı gezdirerek nasıl tutunacağımı anlamaya çalışıyordum. Çevre yolunda ilerliyorduk ve mobilet tarzı birşey olduğundan aslında bayaa da bir yavaştık. Ben ara sıra elimin pozisyonunu değiştirmeye devam ediyordum ki sol eliyle benim elimi tuttu ve göbeğiyle kasıklarının arasına getirip bence buradan tutabilirsin dedi. Oraya koyduğum elimi hiç kıpırdatmamıştım bir beş dk kadar geçmeden elini elimin üstüne koydu ve rahat mısın diye seslendi. Evet dediğimde elimi kendi vücuduna doğru bastırıp istersen daha aşağı da koyabilirsin dedi. Elimi hareket ettirmesem de hiçbir cevap verememiştim. O anki tereddütümü farketmiş olacak ki merak etme rahatına bak dedi ve elini tekrar elimin üzerine getirip kendisi aşağı indirdi. İtiraz etmemiştim ve sol elim belinin üst kısmındayken sağ elini aletinin üzerine kadar indirmiştim. Aleti avcumun içerisindeydi ve büyüyordu. Sertleştikçe tek tarafa doğru elimle yönelttim ve boylu boyunca elimi aletinin üzerinde gezdirmeye başladım. Dükkana gidelim mi diye sordu. Kabul ettim ve o zaman elini çek de patlamıyım diye seslendi sırıtarak. Yaklaşık 15 dakikalık bir yolun sonunda dükkana vardık. Küçük bir ofisti, bir masa ve 3 müşteri sandalyesi vardı. Masanın arkasında da küçük bir mutfak bölümü vardı. Oraya geçtik o gömleğinin düğmelerini açarken ben de üzerimi çıkarttım. pantolonunun kemerini çözüp fermuarını açtı ve bana tamamen soyunmamı söylemi. Çoraplarıma kadar çıkartmamı bekledikten sonra beni önüne çöktürdü. Dizlerime çöktüğümde yüzümün önünde açık fermuarının önündeydim. Ellerimle pantolonunu biraz aşağıya indirdim. Boxerının üzerinden kalkmış olan aletini okşadıktan sonra boxerını da indirdim. Az önce boylu boyunca elimle okşadığım alet şimdi dudaklarımın ucundaydı. Sıcaktan sarkmış taşaklarından bana doğru uzanmış namlusunun başı hafif yukarı meyilli ve pembeydi. Sıcakta yaptığımız yolculuktan dolayı biraz ter kokuyordu ama koku beni iğrendirmek bir yana daha da iştahlandırmıştı. Taşaklarını öprekern aleti yanağımın üzerinde geziyordu. Kısa bir süre taşaklarını öptükten ve yaladıktan sonra aletini boydan boya yalamaya başladım. Kökünden başlıyor ve aletinin alt kısmını yalayarak başına varıp başını bir lolipop gibi yaladıktan sonra tekrar taşaklarına kadar gidiyordum. Ben keyfini çıkartıyor olsam da o belli ki sabırsızlanıyordu. Tek eliyle saçlarımı kavrayıp kafamı hafif yana eğdirdi ve diğer eliyle yanağımı ufak ufak tokatlayarak ağzıma vermeye başladı. Saçlarımdan tuttuğu eliyle beni aletine çekip itiyordu. Aletini ağzıma soktuğunda yanağıma dayadığı aletinin başının tam üzerine gelcek şekilde tokatlıyordu. Ağzım tükrük dolmuştu. İkimiz de nefes nefeseydik. Yanakları kızarmıştı ve gözleri kısılmıştı. Ellerimi arkamda kavuşturup kontrolü tamamen ona bırakmıştım. Nefesi hızlanmaya başlayınca diğer eliyle de kafamı kavradı ve kafamı ileri itip başımı yüzüne doğru kaldırdı. Gözlerine bakarken yutkundum. Aç dedi kesik nefesli sesiyle. Ağzımı açmamla gırtlağıma doğru aletini bastırması bir oldu. Nefesimi kesmişti. Bir taş gibi aletini ittirebildiği kadar ittirdiğinden dolayı canım yanmıştı ama sesimi çıkartmadım. Zaten bir iki kere daha ittirdikten sonra ağzımı daha yavaş sikmeye başladı. Boşalmasına yakın üzerime doğruı bir adım daha atıp kafamın ardını sırtımdaki duvara yasladı ve o haldeyken ağzıma boşaldı. Boşaldıktan sonra eliyle yanaklarımı burdu, kafamı yukarı doğru kaldırdı ve yut dedi. Tohumlarını yutturmanın verdiği keyfi suratında izlemek oldukça muazzamdı. Birkaç saniye baktıktan sonra aletin, tezgahın üzerindeki kağıt havluyla sildi. Fermuarını kapattı ve havluyu bana uzatıp içeriye masasına geçti. Suratımı temizledim, lavaboda ağzımı çalkaladım ve giyinip çıktım. Ofis kısmına geçtiğimde sigarasını yakmıştı. Derin bir nefes çekip teşekkür ederim dedi. Beni motora almasıyla başlayan yolculuk güzel yerlere sapsa da yarım kalmıştı. Kendim istediğimi tam olarak alamasam da piyangodan çıkmış güzel bir anıydı.